Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkar etmektir. Kanunda belirtilen bu durum gerçekleştiğinde güveni kötüye kullanma suçu vücut bulmuş olacaktır.
Güveni kötüye kullanma suçu aynı bölümde düzenlenen hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, zimmet gibi suçlarla karıştırılabilmektedir. Suçları birbirinden ayıran asıl temel nokta suçun işlenmesi öncesinde fail ile mağdur arasındaki kişisel ilişkidir. Güveni kötüye kullanma suçunda malın zilyetliği faile belirli bir güven çerçevesinde devredilmiştir. Hırsızlık suçunun aksine zilyetliğin devri noktasında hukuken geçerli bir rıza vardır, hırsızlık suçunda ise zilyetliğin devri gerçekleşmemişken mağdurun kontrol ve denetimi altındaki eşyanın alınması söz konusudur.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçunun basit şekli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 155/1’de düzenlenirken, suçun nitelikli hali md. 155/2’de düzenlenmektedir. Suçun nitelikli halinin oluşması için meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin yada herhangi bir nedenle başkasının malını idare etme yetkisi dolayısıyla verilmiş ve tevdi edilmiş mal üzerinde işlenmesi gerekmektedir. Bu suçun bir hizmet ilişkisi çerçevesinde işlenmesinin bir sonucu olarak sürekli bir ilişki söz konusu olmalı ve bu ilişkinin karşılığı olarak elde edilen ücret, menfaat vb. bir çıkar mevcut olmalıdır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları Nedir?
Suçun maddi unsuru üç kavramı içermektedir; hareket, netice ve illiyet bağıdır. Güveni kötüye kullanma suçu birden fazla hareket ile güveni kötüye kullanma suçu işlenebilmektedir. Tek bir hareket ile suçun işlenmesi sınırlandırılmamıştır, suç, seçimlik hareketli suç olarak nitelendirilebilmektedir. Seçimlik hareket olarak kanunda belirtilen hareketler ise zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması ve devir olgusunu inkar ederek mal kendisininmiş gibi davranılmasıdır.
Netice olarak da kanunda belirtilen tanıma uyan sonuç gerçekleşmelidir. Suçun neticesi olarak kişinin malvarlığı üzerindeki hakkın ve kişinin faile duymuş olduğu güvenin ihlali ile suç işlenmiş olacaktır. İlliyet bağı olan üçüncü unsurda ise failin hareketi ile netice arasında bağ olmalıdır. Nedensellik bağı bulunmaz ise fail, suçu işlememiş olacaktır.
Suçun manevi unsuru ise failin kasten ya da taksirle suçu işlediği ile ilgilidir. Suçu bilerek ve isteyerek işlemesi halinde kasıtlı olarak işlemiş olacaktır. Taksir ise failin isteyerek yapmış olduğu hareketin neticesini istememesi, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak hareket etmesi nedeniyle suç işlenmesi halidir. Güveni kötüye kullanma suçu, taksirle işlenemez. Ancak kast ile işlenebilir ve fail, suçu bilerek ve isteyerek işleyebilecektir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Şartları Nelerdir?
- Öncelikle suçun işlenebilmesi için mal sahibi tarafından mal, faile teslim ya da tevdi edilmelidir. Bu mal faile belirli şekilde kullanılmak üzere ya da zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal olmalıdır. Kısacası, mağdur faile güven ilişkisine dayanarak malı teslim etmeli ve malın tüm hakimiyetini faile devretmelidir.
- Güveni kötüye kullanma suçuna konu olan mal, taşınır veya taşınmaz mal olabilir. Suçun oluşması için malın niteliği olarak taşınır veya taşınmaz olması suça etki etmemektedir.
- Güveni kötüye kullanma suçu ancak mal kendisine tevdi edilen ya da teslim edilen kişi tarafından işlenebilmektedir. Suçun faili, malın sahibinin güvenini ve mülkiyet hakkını ihlal eden kişidir.
- Mağdur olan kişi ise mal sahibi olan ve güveni sarsılan kişidir. Suça konu olan mal, mal sahibinin elinden rızası dahilinde faile verilmelidir. Fail, mağdur tarafından güven duygusu oluşturulan mal adına güven kırıcı harekette bulunarak suç işlemektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası Nedir?
Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK m.155/1).
Söz konusu düzenlemeye, göre hapis ve adli para cezası birlikte uygulanacaktır. Yani suçu işleyen kişi hem hapis hem de adli para cezasına mahkum edilecektir. Hapis cezası için 6 ay ve 1 yıl olmak üzere alt ve üst sınır belirtilmiş olmasına rağmen adli para cezası için herhangi bir alt ve üst sınır belirtilmemiştir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Bakımından Hangi Mahkeme Görevli ve Yetkilidir?
Güveni kötüye kullanma suçu bakımından görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesi olup ceza davasının bu mahkemede görülmesi gerekmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanması Mümkün Müdür?
TCK m. 168 uyarınca güveni kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür.
- Suç işlendikten sonra ve kovuşturma aşamasına geçilmeden önce fail pişman olur ve mağdurun uğradığı zararı giderirse yahut alınan şeyi aynen verirse, güveni kötüye kullanma cezası temel şeklinin 2/3’üne kadar indirilir.
- Kovuşturma aşaması başladıktan sonra ve hüküm verilmeden önce etkin pişmanlık gösterilir ise, güveni kötüye kullanma cezası 1/2 oranında indirilir.
Bu ceza indirimlerinin uygulanabilmesi için fail tarafından mağdurun uğradığı zarar giderilmiş olunmalıdır. Bu zararın giderilmesi; aynen geri verme, kısmen geri verme ve tazmin etme yolları ile mümkün olmaktadır. Aynen geri verme yolu kullanıldığı takdirde failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmasına mağdur karşı çıkamaz. Ancak zararın giderilmesi kısmen geri verme yahut tazmin etme şeklinde yapılacaksa, failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi mağdurun buna rıza göstermesine bağlıdır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şikayete Tabi Midir?
Güveni kötüye kullanma suçunun temel hali meydana geldiğinde yani fail m. 155/1’de yer alan suçu işlediğinde suçun soruşturulması şikayete tabidir. Mağdur kişi şikayet hakkını zamanaşımı süresi geçmeden yani fiilin veya failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Meydana gelen suçun TCK m 155/2’de yer alan nitelikli hallerden olması durumunda ise suç şikayete tabi değildir. Bu durumda suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen yürütülecektir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?
Güveni kötüye kullanma suçunun temel hali, şikayete tabi olması nedeniyle uzlaşma kapsamındadır. TCK m. 155/2’de yer alan suçun nitelikli hali ise şikayete tabi olmayıp re’sen soruşturma ve kovuşturması yürütüldüğünden uzlaşma kapsamında değildir.
Emsal Yargıtay Kararı
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/4337 Esas, 2019/2928 Kararı ;
Restoranda Maliyet Girişlerinin Eksik Gösterilmesi ve Paraların Uhdesine Geçirilmesi,
Sanık, katılanın şirketine ait bir fast-food restoranında müdür olarak çalışmaktadır. Diğer sanık ise aynı restoranda süpervizör olarak çalışmaktadır. Şirket tarafından yapılan denetim sonucu sanıklar restoran yiyecek maliyet girişlerini eksik göstermiş, aylık kapanış envanterlerini eksik veya fazla göstermiştir. Aynı zamanda yemek söylenilen bir internet sitesi üzerinden gerçek olmayan siparişler verilerek servis kasalarında satılan ürünlere bazen fiş kesilmiş, bazen kesilmeyerek stok yiyecek emtialarında eksiklik yaratmışlardır. Sanıklar, söz konusu paraları uhdelerine geçirmişlerdir.
Sanıklar hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat, diğer sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Karara ilişkin sanık müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, bir sanık hakkında verilen beraat kararını doğru bularak onama kararı vermiştir. Diğer sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının incelenmesinde ise restoranda işe başladığında sayım yapılmadığını, kendisine teslim edilen mal stokunun olmadığını ve kasada ciddi bir açık tespit ettiği savunmasında bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemenin İç Denetim Raporunun esas olarak düzenlendiğini ve şubeye ait kayıt ve envanterler üzerinden inceleme yapılmadığını tespit etmiştir.
Bu nedenle stok açığı bulunup bulunmadığının tespiti açısından restorana ait envanter, defter, belge gibi tüm kayıtların getirilerek stok açığı bulunup bulunmadığının, sanığın suç kastının olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle sanık hakkında verilen mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusu yerinde görülerek bozma yönünde karar verilmiştir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Ceza Avukatı Desteğinin Önemi Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu gerek temel hali bakımından gerekse nitelikli hali bakımından ciddi cezai yaptırıma konu olmuştur. Bununla beraber cezanın ertelenmesi, HAGB, cezasızlık nedenleri, cezayı artırıcı – azaltıcı haller gibi suçu karmaşık hale getiren bir yargılama hukuku söz konusudur.
Sürecin karmaşık yapısı dolayısıyla sanığın etkin bir savunma ihtiyacı hissedilir. Bu nedenle yargılama esnasında ,öncesinde ve sonrasında hak kaybı yaşamamak adına deneyimli bir Erzincan Ceza Avukatının desteğini almak kişinin yararına olacaktır.
Daha fazla makale için tıklayınız.