Kadastro Tespitine İtiraz ve Tapu Kadastro Davaları
Tapu Nedir?
Tapu, bir arazinin belirli bir parçanın veya o parçanın üzerine inşa edilen bağımsız bölümün sahibini gösteren, tapu sicil müdürlüğünce verilmiş, aksi kanıtlanıncaya dek geçerli olan resmi bir belgeyi ifade etmektedir.
Kişinin mülkiyet hakkının herkesçe bilinmesi, mülkiyet hakkının korunması bakımından çok önemlidir. Bu bilinirliğin sağlanması açısından kanunlarımız tapu sicili adı verilen bir sistem oluşturmuştur. Bu sistem sayesinde taşınmazın sahibi, özellikleri, taşınmaz üzerinde diğer kişilerin sahip olduğu haklar tapuda kayıt altında tutulur. Bu kayıtlar tapu senedi adındaki resmi belgede tutulmaktadır.
Kadastro Nedir?
Kadastro, taşınmazların sınırlarını ve sahiplerini belirleyen ve bu hususları tapu siciline kaydına yönelik çalışmaları ifade etmektedir. Bu anlamda kadastro, tüm ülke sınırları içerisindeki taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirleyerek, ülke sınırları içerisinde yer alan taşınmazların hukuki durumlarının tespit edilmesi tapu siciline tescil edilerek hak sahiplerine, malik olduklarını belirten tapu belgelerini verme işlemlerinin tamamını ifade etmektedir.
Kadastro Sonuçlarının İlan Edilmesi Süreci
Kadastro müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılmış olan tespitlere dayanarak ‟askı cetvelleriˮni düzenler. Askı cetvellerinde taşınmazın ili, ilçesi, mahallesi veya köyü, sokak veya mevkii, pafta, ada ve parsel numarası, cinsi, yüzölçümü, emlak vergisi değeri, kadastro harcı tutarı ve oranı, tespit malikinin adı, soyadı, baba adı, yerleşim yeri, adresi ve hisse miktarı, mülkiyetin dışındaki ayni haklar, şerhler, beyanlar ve ilandan önceki itirazların sonucu yer alır.
Kadastro müdürü, askı cetvellerini ve pafta örneklerini müdüriyette, taşınmazların bulunduğu köy ve mahalle muhtarının çalışma yerinde ve ayrıca belediye teşkilatı varsa, sadece ilan cetvelinin bir örneğini belediye başkanının göstereceği yere aynı günde astırarak ‟30 günˮ süreyle ilan ettirir. 30 günlük askı ilanı süresi, tutanağın akıya çıkarıldığı gün değil ve fakat ertesi günden itibaren işler.
Üç ayrı yerde de ilan yapıldığına dair tutanak düzenlenir. İlanlar aynı günde yapılamadığı takdirde, son ilan tarihi hepsinde esas alınır. İlanda, itirazı olanların 30 günlük ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilir ve ayrıca kadastro harçları da gösterilir
Kadastro Tespitine Nasıl İtiraz Edilir?(Kadastro Kanunu 10.md)
Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere itiraz edilebilir. İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Bu durumda itirazla ilgili tutanak veya ekleri en geç on gün içinde kadastro komisyonuna intikal ettirilir. İtiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliği hakkında yapılabilir. Bir belgeye dayanmayan itirazlar incelenmez. İtiraz edenin ilan süresi içinde dava açma hakkı saklıdır. Nitekim 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşmektedir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir. Bu anlamda anılan tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 sene geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
Kadastro tespiti nedeni ile tapu iptali ve tescil davalarında 10 yıllık hak düşürücü süre mevcuttur. Bu tür davalar kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden açılmalıdır.
Kadastro Tutanakları Ne Zaman Kesinleşir?
30 günlük ilan süresi içinde dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları, kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilerek 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Zamanında itiraz edilmediği veya kadastro mahkemelerine başvurulmadığı için kesinleşen tutanaklar uyarınca yapılan tesciller, aksi hükmen tespit edilinceye kadar geçerlidir. Gerçek hak sahipleri ise bu duruma karşı tapu kaydının düzeltilmesi davası ve sicildeki hakkın doğru olmadığını anlamına gelebilecek davaları açabilirler. Ancak bu davanın açılması bir hak düşürücü süreye tabidir. Tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır aksi halde gerçek hak sahiplerinin dava hakkı düşer.
Tapu ve Kadastroya İlişkin Dava Nasıl Açılır?
Tapu ve kadastroya ilişkin davalar, Asliye Hukuk (kadastro ) mahkemesinde görülmektedir. Tapu kadastro davası açmak için öncelikli olarak ilgili tapu kayıtları mahkemeye sunulmalıdır.
Bu anlamda tapu kadastro davasında, davaya ilişkin iddialarınızı destekleyici nitelikte delil sunmanız, tanık dinlenmesini talep etmeniz mümkündür. Uygulamada görüldüğü üzere tapu kadastro davalarında genelde keşif yapılmaktadır. Ayrıca bilirkişi raporları da mahkemece yargılama neticesinde hükmedilecek karara esas alınmaktadır.
Tapu İptal ve Tescil Davası Nedir?
Tapu iptali ve tescil davası, kanuna aykırı usulsüz ve gerçeği yansıtmayan tapu kayıtlarının hukuka uygun yani maddi gerçeği yansıtan bir hale getirilmesi için açılan davalardır. Tapu iptali ve tescil davaları açma hakkı anayasal bir hak olan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Anılan davalar taşınmazın yasal anlamda yani tapuda maliki olarak görülen kişi veya kişilere karşı açılmaktadır.Amaç gerçeğe aykırı sicilin düzeltilmesidir.
Tapu Kadastro Davalarında Hak Düşürücü Süre Ne Kadardır?
Tapu kadastro davaları bakımından kanun koyucu hak düşürücü süre öngörmüştür. Bu anlamda tapu kadastro tespitinden sonra söz konusu tespitin askıya asmak suretiyle ilan edilmesinden yani askıya asma tarihinden itibaren başlamak üzere 10 yıl içerisinde dava açılmaması durumunda hak düşecektir.Hak düşürücü süre mahkemeler tarafından resen dikkate alınmaktadır ve sürenin aşılması halinde davaya konu talep re’sen reddolunur. Bu süre yukarıda hak düşürücü süreye ilişkin olarak açıklanan detaylarda da bahsedildiği üzere niteliği itibariyle hakkı kaybetmeye yol açan ve davanın açıldığı mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması gereken bir süredir.
Kadastro Tespitinden 10 Yıl Geçtikten Sonra Dava Açılabilir mi?
Genel kural 10 yıl olmakla birlikte, bazı durumlarda 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra da dava açılabilmektedir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 01.04.2014 tarihli kararında; davayı açma hakkı bulunan kişinin (miras bırakan) kadastro tespitinden sonra, 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden önce ölmesi hâlinde mirasçılar tarafından açılacak tapu iptal ve tescil davasında 10 yıllık sürenin aranmayacağına hükmetmiştir.
Tapu Kadastro Davası Ne Kadar Sürer?
Tapu ve kadastrodan doğan uyuşmazlıklar bakımından görülecek davaların ne kadar süreceği hususu esasen davanın açıldığı yerdeki mahkeme ve adliyenin iş yükü ile doğrudan orantılıdır. Bu nedenle şehir şehir farklılıklar olabilir.
Tapu Kadastro Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Tapu ve Kadastroda doğan uyuşmazlıklar bakımından görevli mahkeme Asliye Hukuk (kadastro) mahkemesidir. Asliye Hukuk (kadastro); taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakmakla görevli bir mahkemedir. Tapu ve kadastro davaları bakımından yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu özel yetki kuralları uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili mahkeme olacaktır.
Emsal Yargıtay Kararı
KADASTRONUN KESİNLEŞMESİ
Kadastro tutanaklarının ilanı ve kesinleşmesi ile ilgili Kadastro Kanunun (KK) 11. ve 12. maddeleri şöyledir.
KK’nun 11. Maddesine göre; “Kadastro müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenler; bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir. Bu ilanda kadastro harçları da gösterilir.
Kadastro müdürü bu işlemleri, kadastro ekibinin çalışma alanındaki işini bitirdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde yapmak zorundadır.”
KK’nun 12. maddesine göre ise; “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
Bu hükme göre kadastro çalışmaları sonucunda oluşan kadastro tutanaklarına 30 gün içinde dava açılmazsa, kadastro müdürünün onayıyla birlikte bu tutanaklar kesinleşir. Kesinleşen tutanaklar en geç 3 ay içinde tapu kütüğüne kaydedilir. Tutanaklar kesinleştikten sonra gerçek hak sahibi olduğunu iddia edenler yapılan tescilin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile tapu sicilinin düzeltilmesi davası açabilirler.
Ancak KK’nun 12. maddesine göre bu dava hak düşürücü süreye tabidir. Bu hükme göre; tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
Bu 10 yıllık süre hak düşürücü süredir. Hâkimtarafında re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Hak düşürücü süre olduğu için kesilmesi ve durması da söz konusu olmaz.
Bu konudaki Yargıtay kararları şöyledir: “3402 Sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak hak iddialarının kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir.
Yine, Kadastro Yasalarındaki hak düşürücü sürelerin kabulünden amaç kamu düzenini korumaktır. Hak düşürücü süre ile mülkiyet hakkı değil hak arama özgürlüğü belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri sebebiyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerekir.
Somut olayda, dava 21/05/2001 tarihinde açılmış, davacılar 1970 tarihli mirastan feragat sözleşmesine dayanmış, taşınmazların kadastro tespiti 1979 tarihinde yapılmış, tespitler 07/07/1982 ile 31/03/1980 tarihlerinde kesinleşmiştir. Tüm bu açıklamalara göre davacı tarafın iddiası; kadastro tespit tarihinden önceki hukuki sebebe dayalıdır.
O halde, yukarda yapılan açıklamalar ve kanun maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden,hakdüşürücü süre davanın her aşamasından gözetilebileceğinden ve kamu düzeninden olmasından dolayı önceki bozmanın taraflar açısından kazanılmış hak doğurmayacağı da gözetilerek davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
“Mahkemece, davanın tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığı ve davacıların da miras yoluyla gelen haklarının bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, 3402 Sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre bu nitelikteki davalar kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde açılabilir. Somut olayda; 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1987 yılında, 12 parsel sayılı taşınmazın ise 1984 yılında kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Eldeki dava ise 25.11.2013 tarihinde açılmış olup, buna göre dava tarihi itibari ile yasada öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken bu yön göz ardı edilerek esasa girilip yazılı gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de iptal edilen ve tescile karar verilen paylar ile, lehine tescil kararı verilenler gösterilmeyerek infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması da isabetsiz,”
Tapu çiline güven ilkesinin (TMK m. 1023) veya olağan zamanaşımı (TMK m. 712) ile üçüncü kişilerin korunduğu hallerde de dava açılması da mümkün değildir.Başka bir ifade ile 10 yıllık süre içinde, yolsuz tescil yapılan taşınmazlar, bu kayda güvenerek iyiniyetle ayni hak kazananların kazanımı korunur.
Daha fazla makale için tıklayınız.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir ?
2021 -Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
Muhdesatın Aidiyeti Davası Nedir?