Menfi Tespit Davası ve Şartları Nedir?
Davalının varlığını öne sürdüğü hukuki ilişkinin davacı tarafından aslında var olmadığının tespiti için açılan davaya menfi tespit davası denir.Hukukumuzda tespit davaları için genel bir hüküm bulunmaması sebebiyle; özellikle menfi tespit davasının icra takibine etkisini belirlemek İcra İflas Kanununda (İİK. m.72) menfi tespit davası ayrıca düzenlenmiştir.Bilindiği üzere menfi tespit davasının açılabilmesi için, davacının borçlu olmadığının tespitinin yapılmasında davacı adına hukuki yarar var olmalıdır.İcra İflas Kanununda menfi tespit davasının açılması için özel bir süre öngörülmemiştir.
Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Nedir?
Menfi tespit davalarının açılması için hukuki yarar bulunması şarttır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-h düzenlemesi ile davacının, açtığı davada ‘hukuki yarar’ının bulunması dava şartı olarak belirlemiştir. Bu düzenlemenin amacı ise; mahkemeye başvurulmasında hali hazırda korumaya değer bir yararın bulunması gerektiği düşüncesidir.Hukuki yarar olgusunun tespit süreci geniş bir hukuki değerlendirmeyi gerektirir.Ancak bu düşüncenin ispat edilmesi gerekmektedir.
Menfi Tespit Davasında İspat Yükü Kimin Üzerindedir?
Menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davacı üzerindedir. Ancak davacı borçlu dava konusu borcun mevcut olmadığını iddia eder ve mahkemeden böyle bir alacağın mevcut olmadığının tespitini isterse, bu halde davalı alacaklı alacağın varlığını ispatla yükümlüdür.
Davacı borçlu, alacağın iradeyi sakatlayan durumlardan biri sebebiyle (hata, hile, ikrah) geçersiz olduğunu iddia ederse bu durumda iddiasını ispatla mükelleftir.
İstirdat Davası Nedir?
Borçlu borcu ödedikten sonra, menfi tespit davası açamaz. Zira borçlunun bu davayı açmada herhangi bir hukuki yararı yoktur. Fakat ödenmiş olan paranın geri verilmesini isteyebilir. Takip sonuçlandıktan sonra veznedeki para alacaklıya ödenmemişse, bu aşamada borçlu ancak istirdat davası açarak ödenen paranın kendisine geri verilmesini isteyebilir.
İstirdat davası icra tehdidi altında borcu ödemeye mecbur kalınması durumunda açılır.
İstirdat davasının açılması için birtakım şartlar bulunur:
- Borç Olmayan Bir Paranın Ödenmiş Olması
- Paranın İcra Takibi esnasında ödenmiş olması
- Paranın cebrî icra tehdidi altında ödenmesi
- Davanın Bir Yıl İçinde Açılmış Olması. Bu süre hak düşürücü süredir.
Menfi Tespit Davası Açınca İcra Takibi Durur Mu?
Kişi hakkında açılan icra takibi menfi tespit davası ile birlikte durmaz. Ancak icra takibinin durdurulması için, menfi tespit davasının açıldığı mahkemeden söz konusu takibin durdurulması talebi mümkündür. Yani burada ihtiyati tedbir talebinden söz edilmektedir. Davada, ihtiyati tedbir talebi, menfi tespit davasının icra takibinden önce mi yoksa sonra mı açıldığına göre değişmektedir. Fakat, icra takibinin durmasını isteyen tarafın, her şartta bu talebini ileri sürmesi gerekir.
İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası Nedir?
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası İcra ve İflas Kanunun 72/3 maddesinde düzenlenmiştir. Borçlunun hukuki yararı gözetilerek icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarıdır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit devalarında; icra takibinden önce açılan menfi tespit davalarının aksine icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması mümkün değildir. Ancak İcra ve İflas Kanununun 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi talep edilebilir. Bu durumda davacı alacağın tamamını teminat göstermesi gerekmektedir. Ayrıca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları haciz ve satış işlemlerini durdurmamaktadır.Sadece icradaki para alacaklıya ödenmez.
İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası Nedir?
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72/2 maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar davacı aleyhine açılmış bir icra takibi bulunmasa da; davalının elinde icra takibine elverişli hükümsüz kalmış bir belgenin varlığı, ya da icra takibi başlatılacağı konusunda bir emarenin bulunması halinde icra takibinden önce menfi tespit davası açılması mümkündür. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında, davacının talebi üzerine icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir kararı alınması için davalının alacağın %15’inden az olmamak üzere bir teminat göstermesi gerekmektedir.
Senetten Kaynaklı Menfi Tespit Davası Nedir?
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davaları ya da icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları sıklıkla borcun dayanağı olan senedin sahte olduğu ileri sürülerek açılmaktadır. Sahte senet menfi tespit davası senedin sahte olduğunun mahkemece yaptırılacak olan kriminal ve grafoloji incelemesi sonucu tespit ettirilmesi amacı ile açılmaktadır. Senetteki sahtecilik tahrifat şeklinde olabileceği gibi; imzanın ya da yazıların davacıya ait olmadığı iddiasına da dayandırılabilmektedir.
İcra İnkâr Tazminatı Nedir?
İcra inkâr tazminatı, borçlunun icra takibine itirazda bulunması ve bu itirazın sonucunda alacaklının haklılığına karar verilmesi halinde varlığından söz edilebilir. Bu itibarla borçlunun haksız yere yapmış olduğu itiraza karşılık %20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı talep edilebilir.
Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?
Menfi tespit davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Menfi tespit davasında yetkili mahkemenin belirlenmesi ise, davanın icra takibinden önce veya sonra açılmış olmasına göre değişmektedir. Bu bakımdan, eğer dava icra takibinden önce açılmış ise, yetkili mahkeme HMK m.6 ve devamında düzenlenen hükümlere göre belirlenir. Bir diğer anlatımla, menfi tespit davalının dava tarihindeki yerleşim yerinde açılır.
Ancak, menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmış ise, bu aşamada yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi olabileceği gibi, dava ana yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesinde de görülebilir. Bununla birlikte, menfi tespit davası bakımından mahkemenin yetkisi kesin yetki olmadığından taraflar HMK m.17 ve m.18 gereği yetki sözleşmesi de yapabilirler.
Menfi Tespit Davası Borçlu Lehine Sonuçlanması Nedir?
Davacı borçlu icra takibi sırasında ya da sonrasında açtığı menfi tespit davasını kazanırsa, başka bir ifadeyle mahkeme davacının davalıya borcu olmadığını tespit ederse, icra takibi ve yapılmışsa haciz işlemi hukuka aykırı hale gelir.
Menfi tespit davasının borçlu lehine karara bağlanması ile icra takibi durur. Takibin durması için kararın kesinleşmesine lüzum yoktur. (İİK m.72/f.5) Ayrıca borçlunun uğradığı zararın tazmini için haksız şekilde icra takibi yapan ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan alacaklı tazminata mahkûm edilebilir. Bu tazminat dava konusu meblağın %20’sinden az olamaz.
Alacaklının böyle bir tazminata mahkûm edilebilmesi için haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekir. Fakat borçlunun menfi tespit davasını kazanması tek başına alacaklının kötü niyetli olduğunu ortaya koymaz.
Borçlunun zararı sebebiyle alacaklının mahkûm edildiği tazminat borçlunun talebi üzerine mahkemece karara bağlanır. Borçlunun talebi olmadan mahkeme re’sen bu konuda hüküm kuramaz.HMK gereğince mahkeme talebe bağlıdır.
Menfi Tespit Davası Arabulucuk Zorunlu Mudur?
Menfi tespit davaları ticari dava niteliğindedir. Arabulucuya başvuru zorunluluğu yoktur. Çünkü menfi tespit davalarında, alacağın tahsili talebi bulunmamaktadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin, Bölge Adliye Mahkemesinin uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararında:
Ticaret mahkemelerinin görev alanına giren menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurunun dava şartı olup olmadığı konusundaki çelişki giderilerek,
Kanun maddesinin metni ve gerekçesi bu kadar açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Böyle bir yaklaşım, özel bir dava şartı olan arabuluculuğa başvuru halini genel bir dava şartı haline getirecektir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez.
Buna göre arabulucuya başvurunun dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.